Perşembe 26 Haziran 2025 - 23:13
İslam İnkılabı Rehberi: Siyonist Rejim, İslam Cumhuriyeti’nin Darbeleri Alltında Neredeyse Yıkıldı ve Ezildi

Havza / İslam İnkılabı Rehberi şöyle buyurdu: “İran milletini tebrik ediyorum; Siyonist rejim, İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse yıkıldı ve ezildi.”

Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre İslam İnkılabı Rehberi, halka hitaben yaptığı üçüncü mesajında şöyle buyurdu:
“İran milletini tebrik ediyorum; Siyonist rejim, İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse yıkıldı ve ezildi.”

Mesajın tam metni şu şekildedir:

Aziz ve yüce İran milletine selam ve saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle son olaylarda şehit olan değerli isimleri anıyor, onların yüce hatırasını saygıyla yad ediyorum; şehit komutanlar, şehit bilim insanları — ki gerçekten İslam Cumhuriyeti için çok kıymetliydiler ve büyük hizmetlerde bulundular — bugün Rabbimizin huzurunda bu üstün hizmetlerinin mükâfatını inşallah almaktadırlar.

Bu vesileyle büyük İran milletini tebrik etmeyi gerekli görüyorum.

Milletimize birkaç tebrik sunuyorum:
İlk olarak, sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zafer dolayısıyla tebriklerimi iletiyorum.
Siyonist rejim onca gürültü koparmasına ve büyük iddialarına rağmen İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse yıkıldı ve ezildi. Böyle bir darbenin İslam Cumhuriyeti tarafından kendilerine indirileceği fikri onların zihinlerine ve hayal güçlerine bile gelmemişti — ama bu oldu!

Allah’a silahlı kuvvetlerimize yardım ettiği için hamd ediyoruz ki onlar Siyonist rejimin gelişmiş ve çok katmanlı savunmasını aşmayı başardılar ve şehir merkezleri ile askeri noktaların çoğunu, güçlü füze saldırıları ve ileri teknolojili silahlarla yerle bir ettiler.
Bu, Allah’ın en büyük nimetlerinden biridir. Bu, Siyonist rejime şu mesajı verdi:
İran İslam Cumhuriyeti’ne saldırmak kendileri için ağır bir maliyet demektir.

Çok şükür bu olay gerçekleşti. Bu şeref silahlı kuvvetlerimize ve aziz halkımıza aittir; zira bu halk o kuvvetleri kendi içinden yetiştirdi, destekledi, güçlendirdi ve böyle büyük bir işi başarmaları için onların gücünü kuvvetlendirdi.

İkinci tebrik, aziz İran’ımızın Amerika rejimine karşı kazandığı zaferle ilgilidir.

Amerika rejimi doğrudan savaşa girdi; çünkü eğer müdahale etmezse Siyonist rejimin tamamen yok olacağını hissetti. Onu kurtarmak için savaşa dahil oldu ama bu savaştan hiçbir kazanç elde edemedi. Nükleer tesislerimize saldırdılar — ki bu saldırı bağımsız olarak uluslararası mahkemelerde cezai takibe konu edilmesi gereken bir konudur — ama ciddi bir şey başaramadılar.

Amerika başkanı yaşananları anlatırken aşırı bir şekilde abartıya başvurdu. Bu da gösterdi ki böyle bir abartıya ihtiyaç duyuyorlar. Sözlerini dinleyen herkes anladı ki bu sözlerin arkasında gizlenmek istenen başka bir gerçek var. Hiçbir hedeflerine ulaşamadılar, başarısız oldular, ama gerçeği gizlemek için abartılı anlatımlara başvurdular.

Bu alanda da İslam Cumhuriyeti zafer kazandı. Karşılık olarak İslam Cumhuriyeti Amerika’ya çok sert bir tokat attı; Amerika’nın bölgedeki en önemli üslerinden biri olan el-Udeyd Üssü’ne saldırı düzenledi ve zarar verdi.
Olayları abartarak anlatanlar bu defa küçümsemeye çalıştılar, “hiçbir şey olmadı” dediler — oysa büyük bir olay gerçekleşmişti.

İslam Cumhuriyeti’nin bölgedeki Amerika’nın önemli üslerine erişim imkânına sahip olması ve uygun gördüğü her an onlara karşı harekete geçebilmesi, küçük bir olay değildir — bu, büyük bir gelişmedir. Ve gelecekte de bu tür bir olay tekrar edilebilir. Eğer bir saldırı olursa düşmanın ve saldırganın ödeyeceği bedel kesinlikle ağır olacaktır.

Üçüncü tebrik, İran milletinin eşsiz birlik ve beraberliği içindir.
Çok şükür, yaklaşık doksan milyonluk bir millet yekvücut, tek ses hâlinde, omuz omuza durdu. Taleplerinde, hedeflerinde en küçük bir ayrılık olmaksızın aynı yöne baktılar; slogan attılar, konuştular, silahlı kuvvetlerin davranışlarını desteklediler — ve bu birliktelik bundan sonra da sürecektir.

İran milleti, bu olayda yüceliğini ve seçkin şahsiyetini sergiledi. Gerektiğinde bu milletten tek bir ses yükseleceğini dünyaya gösterdi — ve çok şükür, bu olayda da aynen öyle oldu.

Şu noktayı, konuşmamın temel noktalarından biri olarak özellikle vurgulamak istiyorum:
Amerika Başkanı açıklamalarından birinde “İran teslim olmalı” dedi.
“Teslim olmalı!” Artık mesele nükleer zenginleştirme değil, nükleer sanayi de değil — mesele doğrudan İran’ın teslim olmasıdır.

Elbette, bu söz Amerika Başkanı için fazla büyük bir laf.
Böylesine köklü bir tarihe, zengin bir kültüre ve çelik gibi bir millet iradesine sahip yüce İran, “teslimiyet” kelimesiyle yan yana getirilince bu ifadeyi duyan ve İran milletini tanıyan herkes için bu sadece alay ve istihza konusu olur.

Ama bu ifadesi önemli bir gerçeği açığa çıkardı.
Amerikalılar, İslam İnkılabı’nın başından beri İran’la sürekli bir çatışma hâlindeler. Her defasında da farklı bir bahaneyle ortaya çıkıyorlar: Bir seferinde insan hakları, bir başka seferde demokrasi savunusu, bazen kadın hakları, kimi zaman nükleer zenginleştirme, bazen doğrudan nükleer mesele, başka bir zaman füze üretimi…

Sürekli bahane değiştiriyorlar ama işin özünde sadece bir gerçek var: O da “İran’ın teslim olmasıdır.”
Önceki yöneticiler bunu açıkça söylemiyordu çünkü bu ifade hiçbir insanî ve aklî mantıkta kabul edilemez.
Bir millete çıkıp da “Gel, teslim ol” demek akıl almazdır. Önceden bunu doğrudan söyleyemezlerdi; bu yüzden bunu farklı başlıkların altına gizliyorlardı.

Ama bu kişi gerçeği açığa vurdu, maskeyi düşürdü ve gösterdi ki Amerika, sadece İran’ın tam teslimiyetinden memnun olur, bundan daha azına razı değildir.
Bu, çok önemli bir noktadır!
İran milleti bilmelidir ki Amerika’nın bu düşmanlığının asıl sebebi budur ve bu, millete karşı büyük bir hakarettir.
Böyle bir şey asla gerçekleşmeyecektir.
Evet, asla gerçekleşmeyecek.

İran milleti, büyük bir millettir.
İran, güçlü ve geniş bir ülkedir. İran, köklü bir medeniyete sahiptir.
Bizim kültürel ve medenî zenginliğimiz, Amerika ve onun gibilerle kıyaslandığında kat kat fazladır.
Birinin çıkıp da İran’ın başka bir ülkeye teslim olmasını beklemesi, saçma ve yanlış bir sözdür ki akıl ve idrak sahibi insanlar için sadece alay konusu olur.

İran milleti izzetlidir ve izzetli kalacaktır; galiptir ve Allah’ın izniyle galip olmaya devam edecektir.

Ümidimiz Yüce Allah’ın bu milleti her zaman lütuf ve rahmetiyle koruması, İmamımızın derecesini yüceltmesi ve Hz. Bakiyyetullah’ın (ruhlarımız ona feda olsun) bu milletten razı ve hoşnut olmasıdır.
Yine temennimiz, O’nun yardımının bu milletin ardında olmasıdır.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha